Günümüzde dünyanın yeni trendi “cruise”, yani gemide tatil oldu… Bugüne kadar
bilmediğimiz ve aklımıza bile gelmeyen gemi seyahatini içeren kelime…
Türk insanına uzak bir tatil şekli…
Ne derseniz deyin, malum denizle aramız pek yoktur.
Henüz tam anlamıyla keşfedemedik.
Denizden korkanlar,
“o da neymiş?” diyenler,
tatil konusunda
tutucu olanlar gemide tatilin güzelliğinin farkında bile değiller.
İsterseniz gelin gemiye binerek biraz hayal kuralım.
Bir otele girdim!
Uçağa biner gibi check-in yaptılar!
Bavulumu kapıda aldılar
Kredi kartı gibi, yeni bir kartım oldu.
Üzerinde ismim yazılı…
Konaklayacağım kabine gittim.
O da ne bavulum benden önce kabine varmış bile!
Bu arada herkes yeni bir yaşama adım atmanın mutluluğu içinde
sürekli gülümsüyor.
Kabinime yerleştim ve bir şeyler içmek için geminin birkaç
barından birine gittim. Pahalı olduğunu düşünmüştüm, ama yanılmışım. İçecek
fiyatları çok uygun…
Acıktım! Ne yapsam? A’la carte ile uğraşamam.
Şimdi üst baş değiştir uzun iş… Yorgunum zaten.
En iyisi akşam açık büfeyi tercih edeyim. Havuz katında,
etrafı seyrederek güzel bir akşam yemeği yedim. Gemi yol aldığı için üstelik
manzara sürekli değişiyordu!
Karnım doydu. Biraz da eğlence lazım…
Haydi gösteri salonuna…
Muhteşem Brodway gösterileri gibi Doğu Avrupa ülkelerinin o
güzel kızları yürek hoplatıyor. İnsan ayrılmak istemiyor. Ama her güzel şey
gibi bu da bitti… Ertesi akşamı iple çekeceğim.
Ama gece bitmedi, hala devam ediyor.
Piyano bar da canlı
müzik var.
Her milletten insanlar bir bütün gibi eğleniyor, dans ediyorlar.
Biz
pek beceremeyiz.
Ama özeniyorum doğrusu…
Casinoda insan şaşırıyor.
Hangi makineye gitsem? O kadar çok ki!
Neyse kaybetmeden casino’dan çıktım.
Küçük bir kârım oldu.
Artık yatmak lazım. Yarın enerjiye ihtiyacım var.
Uyandığımda nerede olduğumu çözemedim. Şaşkın gibiyim.
Neredeyim diye çevreme bakınıyorum?
Gemide olduğumu bir an unuttum.
Geç saatte yattığımda denizin ortasındaydım.
Pencereden baktığımda muhteşem bir liman gördüm. Ammada
acıkmışım, hemen kahvaltıya koştum.
Güvertede limanı seyrederken güzel bir kahvaltı yaptım. Daha
sonra ver elini geminin yanaştığı limanda yeni keşifler ve kayboluşlara…
Akşam yemeğini bu sefer A’lacarte restoranda yapacağım.
Muhteşem bir ambiyans, güzel giyinmiş hanımlar ve beyler…
Bu şık restoranda
kendimi krallar gibi hissettirecek eğitimli, güler yüzlü ve her halinden işini
iyi bildiği belli garsonlara teslim ettim.
Sunumları ile dünya mutfağından
seçkin yemeklerle keyifli bir akşam yemeği aldım.
Aslında bunun için akşam
yemeği lâfı belki de hafif kalır. Bence bu bir seremoni veya bir gösteri idi…
Gösteri dedim de, yemekten sonra gösteri salonu beni
bekliyor. Bir önceki akşam gördüklerim sanki resmin küçük bir parçası gibiydi.
Daha neler göreceğiz kim bilir?
Bu hayalim gemiden inene kadar böylece devam ediyor.
Hayal gibi yolculuğu tamamladıktan sonra karaya ayak
bastığımda kendimi bir boşlukta hissediyorum.
Böyle güzel bir geziden sonra gündelik yaşama nasıl ayak
uyduracağımı bilemiyorum.
Ama uzun zaman gelecek gemi seyahatinin hayali ile
yaşacağımı biliyorum.
Tüm bunları bırakıp işe adapta olmak bile büyük bir travma, bir sonrakini şimdiden hayal ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder